Sanırım 14-15 yaşlarındaydım. O zaman oturduğumuz sitede, okulların yaz tatilinde olduğunu hatırladığım bir zamanda, top peşinde koşturmaktan terleyip bir blok duvarına sırtımı dayayarak gölge serinliğine çöktüğümde, önümdeki çimenlikte bir sürü yonca vardı. (O zamanlarda böyle soluklanmak için bir kenara çöktüğümüzde, elimizde bugünkü gibi cep telefonları yoktu.) Tabi yoncalar bildiğiniz gibi üç yapraklıdır genelde. Dört yapraklı... Continue Reading →