Oscar ödülünü hatta en çok övgüyü alan filmin devamı…
Ama bence en iyisi, en anlamlısı…
Yıllar, yıllar sonra hayatıma iz bırakan filmlerin belki de bir numarası, Rocky filmini uzun bir aradan sonra tekrar seyretmek istediğimde, neden o övgüleri alan ve klasikleşen ilk Rocky filmi yerine devamı olan ikinci filmini açtım izlemek için bilmiyorum. Ama izledikçe, neden olduğunu daha iyi anladım.
Hani bazı anlar vardır. Sizin için unutulmaz olan ya da daha doğrusu ilk akla gelen. Geldiğiniz yeri anlatmak için başladığınız hikaye ama öncesinden değil, yüzleşmenizi sağlayan sonrasından bahseden!
İşte bu film, onu anlatıyor. Külkedisinin, prenses olmadan önceki sefil hayatını değil. Prenses olduktan sonraki ilk günlerini…
Bir mucize olmuş, milyonda bir denk gelecek şans sizi bulmuş. Hani o en basitinden lotoda altıyı tutturan gibi. Bir anda her şey değişmiş. Rüyalar gerçek olmuş. Prens kurbağayı öpmüş ya da ne bileyim, kimseye olmayan camdan ayakkabı külkedisinin ayağına uymuş…
Masalın bittiği yerde gerçekler başlar. Rocky II tam olarak bunu anlatıyor işte. Belki de bu yüzden üvey evlat muamelesi görmesinin sebebi. Öyle ya, onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetlerine dediğimiz masalın devamını anlatmaya ne gerek var? Mutlu olmuşken duralım işte, değil mi?

Masallar öyle olsa da gerçekler öyle değil, hepimiz biliyoruz. Sonrası var…
Zirveye çıkmak kadar zirvede verdiğin mücadele da en az o kadar hikaye barındırır içinde. Rocky’nin bir anda, üst sınıf içinde bulduğu fırsatı, yine aynı statüde devam ettirme çabası apayrı bir dram. Önce şöhretin getirdiği krediyi, reklam dünyasında paraya çevirebileceğine inanan Rocky, karakterinden ödün vermek istemeyince bu krediyi beyaz yakalıların arasında olabilmek için denese de istediğini bulamıyor.
Yüzünü Çarşamba Pazarına çevirmesiyle kazandığı paranın da suyunu çekmesiyle “hazıra dağ dayanmaz” ata sözünü haklı çıkaran gerçeklerle yüzleşen kahramanımız, bu sefer yönünü yine en iyi bildiği iş olan dövüşmeye çevirse de, bu sefer de hem eşinin hem de menajerinin vetosuyla karşılaşıyor.
Ama zehir kana bir kere karışmaya görsün! Sonrası malum. Tavuk yakalamakla başlayan yeniden doğuş, rakibiyle yere kapaklanan Rocky’nin saniye farkıyla şampiyon olmasına evirilen şampiyonluk öyküsüyle taçlanıyor.
Bu hikayeyi bence diğerlerinden ayrı kılan şey ise, şans eseri gelen şöhretin, gerçek yüzleşmelerle kalıcı bir zafere dönüşmesinde yatıyor.
İlk filmde “Adriaaaaaan” diye bağıran ama kaybeden kahramanımız, bu filmde gerçeklerle yüzleşip, gerçek ROCKY efsanesini yaratıyor.
Bu hengame içinde benim aklımda kalan en dikkat çekici sahne ise, daha filmin başında herkes Rocky’e “Rövanş olacak mı” diye sorarken, Adrian’ın kulağına eğilip, her şeyden ve herkesten bağımsız “Seni Seviyorum” dediği anda kalıyor.
Yorum bırakın